Karşı karşıya kaldığımız Korona virüsü salgınıyla mücadelede devletin ve akil insanların aldığı kararlara itaat etmek Farzdır.
İtaatsizlik ederek kendimiz hastalanıp ölürsek İntihar, Başka birinin ölümüne sebep olmak ise cinayettir.
İslam bu konularda "Kendin için sevdiğini herkes için iste, kendin hoşlanmadığın şeyi kimseye layık görme diye emreder.
Günümüzde pekçok Müslüman "Canım sıkılıyor-Darlanıyorum" mazereti ile Devletin, ilmin ve İslamın emrettiği karantina kurallarını ihlal etmesi büyük bir vebaldir.
BİLHASSA UMRECİLERİMİZİN KARANTİNADEN KAÇINMASI BÜYÜK BİR CEHALET ÖRNEĞİ
Diyanet personelimiz bu konuda sokağa çıkarak halka uyarılar yapmalı, Hastahaneleri, hasta evlerini usulüne uygun gezerek insanlara İslamın hoşgörüsü çerçevesinde telkinlerde bulunarak moral/motivasyonlarına destek olmasını bekliyoruz.
Fıkıh Doktoru İhsan Şenocak, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (SAV)'ın, 'Veba Müslüman için şehadet vesilesidir' Hadis-i Şerif'ine dikkat çekerek, "Salgın hastalık kafire azap olur ve ölür. Müslüman için ise şehadet olur." dedi.
'Efendimiz (SAV) ashabına karantinayı emretmiştir'
Tarihte ilk karantina emrinin Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (SAV) tarafından verildiğine dikkat çeken Dr. Şenocak, şöyle konuştu:
"Efendimiz Hazreti Muhammed (SAV) zamanında veba Avrupa'dan başlayarak Arap yarımadasının güneyine kadar yayılmıştı. Peygamber Efendimiz (SAV) bu hastalıkla alakalı, 'Siz bir yerde taun (veba) olduğunu duyduysanız oraya girmeyin. Eğer taunun (veba) olduğu yerde iseniz oradan da dışarıya çıkmayın.' buyurmuştur. Bu Hadis-i Şerif Buhari tarafından Kitabu't-Tıp bölümünde rivayet edilmiştir. Efendimiz (SAV) bu Hadis-i Şerif'i ile ashabına karantinayı emretmiştir."
Dr. Şenocak, Müslümanların hastalıklar karşısında almaları gereken önlemleri şu ifadelerle anlattı:
"Müslüman hastalıklar konusunda önlemlerini almalı. Bunlardan birincisi temizlik. İslam bize temizliği emrediyor. İkincisi neyin yenilip yenilmeyeceğidir. Cenab-ı Allah bize ne yememiz ve ne yemememiz konusunda gereken emirleri vermiştir. Yani Müslümanlar olarak bize helal kılınan gıdalara yöneleceğiz. Üçüncüsü ise Efendimiz (SAV)'ın bize buyurduğu, ' 'Siz bir yerde taun (veba) olduğunu duyduysanız oraya girmeyin. Eğer taunun (veba) olduğu yerde iseniz oradan da dışarıya çıkmayın.' Hadis-i Şerifine yani karantina uygulamasına riayet etmektir."
Bulaşıcı hastalıklar sebebiyle çeşitli tedbirlerin alınması ve hastalığa yakalanmış olanların tecrit edilmesi eskiden beri görülen bir uygulamadır.
Hz. Peygamber bir yerde veba çıktığını duyanların oraya girmemelerini, bu hastalığın bulundukları yerde zuhur etmesi halinde ise oradan çıkmamalarını emretmiştir (Buhârî, “Ṭıb”, 30; Müslim, “Selâm”, 92-100).
Aynı şekilde cüzzamlı hastalardan kesinlikle uzak durulmasını isteyen Resûl-i Ekrem (Buhârî, “Ṭıb”, 19), kendisine biat etmek üzere Medine’ye gelmekte olan Sakīf kabilesi heyetinde cüzzamlı bir hastanın bulunduğunu haber alınca onun geri dönmesini istemiş ve biatının kabul edildiğini bildirmiştir (Müslim, “Selâm”, 126; İbn Mâce, “Ṭıb”, 44).
Hz. Peygamber, hastalıklı hayvanların sağlıklı hayvanlardan ayrı tutulması gerektiğini de belirtmiştir (Müslim, “Selâm”, 104-105; Ebû Dâvûd, “Ṭıb”, 24).
Halifeliği döneminde Suriye’ye gitmek üzere yola çıkan Hz. Ömer’e bölgede veba salgını olduğu haber verilince geri dönmüş; kendisine, “Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” diyenlere Allah’ın kaderinden yine O’nun kaderine sığındığını söylemiştir (Buhârî, “Ṭıb”, 30; Müslim, “Selâm”, 98-100; Taberî, IV, 57-58).
Emevî Halifesi I. Velîd cüzzamlıların tecridine yönelik tedbirler almış, yaptırdığı hastahanede onların bakım ve tedavileri için para tahsis etmiştir (Taberî, VI, 437; Makrîzî, II, 405).
Enes b. Mâlik r.a. Allah Rasulü s.a.v.’in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
“Sizden biriniz kendisi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe (mükemmel) iman etmiş olamaz.” (Buhârî, İmân, 6; Müslim, İmân, 71; Nesâî, İmân, 19; Tirmizî, Sıfâtü’l-Kıyâme, 59; İbn Mâce, Mukaddime, 9)
Bu hadis-i şerifin diğer bir lafzı şöyledir: “Kul kendi nefsi için sevdiği hayrı insanlar için de sevmedikçe, imanın hakikatine erişemez.” (Ahmed, el-Müsned, 3/176, 251, 272, 289)
Modern anlamda karantina uygulamasının yaygınlaşmasında ve karantina teşkilâtlarının kurulmasında büyük salgınlar etkili olmuştur. Özellikle XIX. yüzyılın karakteristik hastalığı olan kolera sağlık teşkilâtlarının kurulmasını hızlandırmış, sağlık alanında milletlerarası iş birliği ve antlaşmalar yapılmasına yol açmıştır. Yüzyıllar boyu insanlığı dehşete düşüren büyük veba salgınlarının yerini XIX. yüzyılda kolera pandemileri almıştır. Asya kolerası olarak adlandırılan ve Hindistan’dan çıkarak bütün dünyaya yayılan kolera Osmanlı ülkesinde ve başşehrinde de etkili olmuş, 1817, 1829, 1852, 1863, 1881 ve 1899 salgınları kitle halinde ölümlere yol açmıştır.
"Kim bilgisi olmadığı halde hekimlik yapmaya kalkışırsa (Tıbbi nasihatta bulunursa) sebep olacağı zararı öder." (Ebu Davud, Diyat 23; Nesai, Kasame 41; İbni Mace, Tıb 16)
"İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit." (Buhari)
Kaynak: SİVİL HAREKET
Editör: ABDULLAH GÖZAYDIN